beşiktaş türkiye'nin mütevazı ve centilmen takımıydı. "3. büyük" olmayı olgunlukla kabul etmişti. "şampiyonluklar sadece sahada kazanılmaz" diye bir rüzgar esmiyordu o zamanlar, ya da beşiktaş bundan etkilenmemişti.
ne olduysa 100. yıllarında oldu. artık o rüzgardan etkilenmiyor, bizzat kendisi estiriyordu beşiktaş. örgüt kültürü bir anda dağıldı, bozuldu.
o sene şampiyon oldular. ama o şampiyonluğun bedelini kimse tahmin edemezdi. 4 senelik borçlanma, kulübün başkanın malı olması, o başkanın da malını hor kullanması, takımın itibarının borçla ters orantılı gitmesi...
beşiktaş şu an bir yapılanmaya gitse 15 senede ancak eski haline gelebilir. yani neredeyse bir şampiyonluk için takımın 20 senesi. sami yen'deki maçtan sonra ağlamıştı beşiktaş başkanı. ama şimdi "ben ne yaptım" diye ağlıyor.
bir de krizi aşmanın tek yolu transfer midir? şaka gibi, şu hallerinde bile ocak'ta holosko'yu almaktan bahsediyorlar. holosko mu kurtaracak sizi? adam almakla adam olunmayacağını öğrenemediniz mi hala? bir çuval 2. sınıf topçu almakla takım olunmayacağını öğrenemediniz mi hala? delilik, aynı şeyi ısrarla deneyip farklı bir sonuç almayı ummaktır.
"3. büyük" olmayı hazmedemeyince "büyük"lüğünden oldu koca beşiktaş.
fotoğraf da beşiktaş'ın dibe vurduğu anda çekilmiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder